http://www.bugun.com.tr/images/haber/buyuk/40529_mehmetalisahin.jpg
Bakan'dan Deniz Feneri davası açıklaması
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Deniz Feneri davasıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eckant Kuntz ile yaptığı görüşmede, ''Deniz Feneri davasındaki tutuklularla ilgili 'yardımcı olun' gibi bir şey söylemesinin mümkün olmadığını'' belirterek, ''bu davayla ilgili onlardan herhangi bir talebi olmadığını'' bildirdi.
Şahin, Hakimevi'nde yargı muhabirleriyle iftar yemeğinde bir araya geldi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, ''Almanya'da görülen Deniz Feneri davasının duruşmasında, Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eckant Kuntz'a, davadaki tutuklularla ilgili sorular sorduğunun belirtildiğinin'' hatırlatılması üzerine, konuyla ilgili çok açık ve net cevap vermeye çalışacağını, ancak diplomatik nezaket kurallarına aykırı hareket etmek istemediğini söyledi.
''Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Kuntz kusura bakmazsa onun da benim de bildiğim görüşmenin içeriğiyle ilgili bilgi vereyim'' diyen Şahin, görüşme talebinin Büyükelçi Kuntz'dan geldiğini, Kuntz'un yanında 2-3 büyükelçilik personelinin de bulunduğunu anlattı.
Şahin, görüşmede Kuntz'un, Antalya'da uzun süre tutuklu olan Alman gencin ''Türkiyede haksız yere tutulduğu'' şeklinde Alman basınında yer alan haberler üzerine konuyla ilgili ciddi kamuoyu baskısı oluştuğunu belirterek, ''Bu konuda sizin tavsiyelerinizi almaya geldim'' dediğini aktardı.
Büyükelçi Kuntz'un, ''Alman gencin tahliye edilmesiyle ilgili yardımcı olunması gibi bir talepte bulunmadığını'' ifade eden Şahin, ''sizde olduğu gibi bizde de yargı organları bağımsız ve tarafsızdır. Bizim onlara talimat vermemiz mümkün değil'' dediğini dile getirdi.
Şahin, ''(Şu günlerde sizde de Deniz Feneri davası dolayısıyla tutuklanmış olan Türkler var. Hatta onunla ilgili de bizim basın yayın organlarımızda 'dava açılmadı' diye haberler yapılıyor. Siz nasıl buna müdahale edemezseniz, ben de Antalya'daki bu davaya müdahale edemem) şeklinde değerlendirmelerde bulundum'' dedi.
-''HUKUK BAKIMINDAN AYNIYIM...''-
Bunun dışında Deniz Feneri davasıyla ilgili konuşmadıklarını aktaran Şahin, ''Benim Deniz Feneri davasındaki tutuklarla ilgili 'yardımcı olun' gibi bir şey söylemem mümkün değil, böyle bir şey söylemem. Sadece, 'Siz oradaki Türklerle ilgili dava konusunda nasılsanız ben de Türkiye'deki bir Almanla ilgili dava konusunda hukuk bakımından aynıyım' dedim'' diye konuştu.
''Basına yansıyan Büyükelçi ile görüşme tutanaklarınızda, Deniz Feneri davasıyla ilgili Alman tarafının bile bilmediği bazı bilgilere sahip olduğunuz yönünde ifadeleriniz var. Bunlar gerçek dışı mı?'' sorusu üzerine Şahin, görüşmenin 5 Aralık 2007'de yapıldığını, görüşmeye ilişkin hatırlayabildiklerini ifade ettiğini söyledi.
Tutanağı okumadığını belirten Şahin, ''Benim bu davayla ilgili onlardan herhangi bir talebim falan olmamıştır'' dedi.
Bir başka soru üzerine Şahin, Deniz Feneri davsıyla ilgili Alman makamlarından adli yardım talebi gelmediğini ifade ederek, ''Gelseydi, Bakanlık olarak bizi bağlayan uluslararası sözleşmeler neyse o çerçevede hareket ederdik'' diye konuştu.
''Alman Büyükelçisi ile görüşme tutanaklarının mahkemeye sunulmasını nasıl karşılıyorsunuz?'' sorusuna Şahin, ''Alman yasaları Büyükelçiliğe böyle bir görev yüklemişse bir şey diyemem, ama bizde sanıyorum böyle bir uygulama yok. Gerçekten böyle bir kripto gönderilmiş ve savcılığa intikal ettirilmiş mi tereddütlerim var, ama benim bundan çekineceğim hiç bir şey yok. Tutanakları görmek isterim, kamuoyuna açıklanmasını isterim, çünkü ne konuştuğumu ben biliyorum'' karşılığını verdi.
-''O ZAMAN BEN DE ONLAR SEFERBER OLMUŞLAR DERİM''-
Tutanakların, ''Deniz Feneri davasıyla ilgili Hükümet nezdinde devreye girme çabası gibi bir imajla sunulduğunun'' belirtilmesi üzerine Şahin, şunları söyledi:
''Eğer böyleyse o zaman karşı olarak şu söylenir, o zaman ben de 'demek ki Alman Başbakanından tutunuz da Büyükelçiye kadar Türkiye'deki yargının baktığı bir davaya müdahale etmek için onlar seferber olmuşlar' derim. Hatta benden randevu istemişsiniz, gelmişsiniz, 'bize bir yol gösterin, tavsiyede bulunun demişsiniz'. Biz bu görüşmeyi hiç bir zaman istismar etmedik, onları hiç eleştirmedik, ama onlar eğer bu görüşmede nasıl ki siz Almanya'daki Türkler ile ilgili müdahale edemiyorsunuz ben de Antalya'daki davaya müdahale edemem anlamındaki yaklaşımımı farklı şekilde yansıtmışsanız, böyle olduğunu iddia etmiyorum, ama böyle bir şey varsa bundan üzüntü duyarım. Bu devletlerarası münasebetlere pek sığmayan bir davranış olur doğrusu.''
''Neden Antalya'daki Alman gencin davasına karşılık Deniz Feneri davasını söylediniz?'' sorusu üzerine Şahin, Deniz Feneri davasının o dönemde de Türkiye'nin gündeminde olduğunu, bu nedenle aklına geldiğini belirtti.
Şahin, bir başka soru üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Alman Büyükelçisi ile aynı konuda görüşüp görüşmediğini bilmediğini ifade etti.
Büyükelçi Kuntz'un, çok beyefendi, nazik bir hukukçu olduğuna dikkati çeken Şahin, ''Bu konularda bizim kadar hassas bir arkadaş. Böyle bir davaya müdahale edecek, gerçi içeriğinde beni rahatsız edecek bir şey yok, ama bir tutanağı oraya gönderebileceğini tahmin etmiyorum. Tutanak belki hükümeti bilgiledirmek içindir, o tutanak oraya gitmiştir, hükümet de oraya mı gönderdi ne yaptı bilmiyorum'' dedi.
-''BÜYÜKELÇİYİ SUÇLAYAMAM''-
Bir soru üzerine, aynı görüşmede Adalet Bakanlığı bürokratlarının tutanak tutup tutmadığını bilmediğini söyleyen Bakan Şahin, şunları kaydetti:
''Belki şöyle demek daha doğru olur, bir büyükelçi görev yaptığı ülkedeki bir bakanla yapmış olduğu görüşmenin tutanaklarının sonucunu kendi ülkesi dışişleri bakanlığına gönderebilir. Belki Almanya Dışışleri Bakanlığı bilgi için o soruşturma dosyasına göndermiş olabilir. Ben burada Büyükelçi'yi suçlayamam. Tanıdığım kadarıyla bu konularda hassa biridir diye düşünüyorum. Doğrudan doğruya savcılık dosyasına göndereceği kanaatinde değilim, ama nasıl olursa olsun benim bir endişem yok.''
Deniz Feneri davasıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturmaya ilişkin sorular üzerine Şahin, Cumhuriyet savcılarının yazılı ve görsel basındaki bir takım haberleri ihbar kabul ederek, soruşturma başlatabildiklerini belirtti.
Konuyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bir soruşturma başlattığını, soruşturma kapsamında Almanya'daki dosyanın istenmesi şeklinde bir talepte bulunulursa, Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Genel Müdürlüğünün bu konuda gerekeni yapacağını söyledi.
Şu ana kadar Almanya'dan konuya ilişkin herhangi bir adli yardım talebi gelmediğini, yarın da davanın karar duruşmasının yapılacağını belirten Şahin, şöyle konuştu:
''Karar kesin değil, Almanya'da da temyiz yolu vardır. Kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan da suçlu ilan edemiyorsunuz. Bu evrensel hukuk kurallarıdır. Ama suç ve suçluyla da mücadele etmek tüm hukuk devletlerinde yetkili kişi ve kurumların görevidir. Bu davanın sonucunu görelim. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Türkiye ile bağlantısı var mı, bu konuda soruşturma yapıyor. Bizim suç işleyen veya suç işlediği iddia edilen kişileri korumamız, onlara kol kanat germemiz gibi bir şey söz konusu olamaz. Kim suç işlerse işlesin mutlaka yasalarda öngörülen yaptırımı neyse ona çarptırılması gerekir. Aksi halde bu ülkede hukuk devleti kurallarını ayakta tutmanız mümkün olmaz.''
-''BANA BİLGİ VERİLMEDİ''-
Şahin, bir başka soru üzerine de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürütüğü soruşturmayla ilgili olarak ne Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ne de soruşturmayı yürüten savcılarla görüştüğünü, kendisine konuya ilişkin herhangi bir bilgi verilmediğini anlattı.
Cumhuriyet savcılarının kendisine bilgi verme gibi bir zorunlulukları da bulunmadığını vurgulayan Şahin, ''Soruşturmanın boyutları hakkında sizden daha fazla bir bilgiye sahip değilim. Şu anda Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ankara'da değil, geldiğinde herhalde bu konularla ilgili bana bilgi verebilir diye düşünüyorum. O zaman bilgi sahibi olurum, bana bilgi vermesi sadece nezaket gereği olabilir. Sizleri doğru bilgilendirme açısından bilgi sahibi olmam doğru diye düşünüyorum'' dedi.
Bir olaydan hareketle diğer insanlara yardımcı olmak amacıyla kurulmuş tüm sivil toplum örgütlerini karalamanın, lekelemenin doğru olmayacağını belirten Şahin, 2 ayrı Deniz Feneri derneği bulunduğunu, Almanya'da devam eden davanın Alman kanunlarına göre kurulan Deniz Feneri e.V derneğiyle ilgili olduğunu kaydetti.
Türk kanunlarıyla kurulan Deniz Feneri derneği ile Alman kanunlarına göre kurulan dernek arasında bir irtibatın olup olmadığını, müşterek faaliyetleri bulunup bulunmadığını bilmediğini ifade eden Şahin, ''Ama Türkiye'deki derneğin başkanı, yurt dışında müşterek bazı faaliyetlerinin olduğunu ifade ediyordu. İddialar yarın yargı kararıyla açıklığa kavuşacak. Yargı kararını gördükten sonra daha sağlıklı değerlendirme yapabiliriz. Tabi her şeyin suiistimalinden, istismar edilmesinden herkes gibi ben de büyük üzüntü duyarım, insanların istismar edilmesi zannediyorum sadece bizi değil, tüm toplumu rencide edecek konudur, ama devam etmekte olan davalarla ilgili, soruşturmalarla ilgili daha ileri bir şey söylemek istemiyorum'' diye konuştu.
Şahin, ''Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Zahit Akman ile ilgili iddialar üzerine Akman'ın istifa etmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?'' sorusuna da ''Bana bunları sormayın. Kendisine sorun. RTÜK Başkanıyla ilgili bu bağlamda değerlendirmede bulunmayı doğru bulmam. Kendi açımdan doğru bulmam'' yanıtını verdi.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ''Yargı kararı olmadan kimsenin telefonu dinlenemez, bizim bildiğimiz bu. Bunun dışında bir şey olacağını düşünmüyorum. Ankara'daki herkesin telefonunu dinleyin şeklindeki kararın da hukuka uyduğu kanaatinde değilim. Genel bir kararın hukuki bakımdan çok sorunlu bir karar olduğunu düşünüyorum'' dedi.
Hakimevi'nde yargı muhabirleriyle iftar yemeğinde bir araya gelen ve yemek sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, Ergenekon davasının iddianamesinde, özel telefon görüşmelerinin yer aldığı belirtilerek soruşturma dosyasında bu görüşmelerin yer almasını doğru bulup bulmadığının sorulması üzerine, devam etmekte olan Ergenekon davası ve daha sonra tutuklananlarla ilgili açılması beklenen davayla ilgili olumlu ve olumsuz hiç bir beyanda bulunmadığını hatırlattı.
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarıyla ilgili şikayetler üzerine yazılı bir açıklama yapıldığını belirten Şahin, ''Bu dava Türkiye'de görülüyor, bir tanesi açıldı, diğeri soruşturma aşamasındadır. İddianame bekleniyor, dolayısıyla gizlilik kurallarına riayet etmem gerekir, en çok benim riayet etmem gerekir. Yazılı açıklama yaptık şikayetlerle ilgili başka bir açıklama yapmam mümkün değil'' dedi.
Savcılarla ilgili şikayetleri Ceza İşleri Genel Müdürlüğündeki yetkililerin incelediğini ve soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verdiklerini ifade eden Şahin, Adalet Bakanlığının kararının idari bir karar olduğunu ve şikayetlerde bulunan kişi ve kurumların bu karara karşı itiraz etme haklarını kullanacakları bilgisinin kendisine geldiğini söyledi.
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'u ziyaret eden Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi'nin izni Adalet Bakanlığından aldığının hatırlatılması üzerine de Şahin, hükümlü ve tutukluların ziyaretini düzenleyen yönetmeliğin 26. maddesinde ''resmi ve özel kurumların gerek toplu, gerekse bireysel olarak ceza evlerini ziyaret etmeleri veya tutuklu ve hükümlülerle görüşmelerinin'' bu maddeye göre mümkün olduğunu ve bunun iznini Adalet Bakanının verdiğini hatırlattı. Görüşme başvurusunun önce Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına yapıldığını, başvurunun söz konusu yönetmeliğin 26. maddesi uyarınca Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne gönderildiğini anlatan Şahin, genel müdürün izin vermeden önce kendisini bilgilendirdiğini ve iznin bu yolla verildiğini söyledi. Şahin, ''Ziyaretin insani amaçlı bir ziyaret olacağı genel müdür tarafından bana aktarıldı ve bu izin 26. maddeye göre Adalet Bakanlığı tarafından verilmiştir'' dedi.
-TEKNİK TAKİP-
Adalet Bakanı Şahin, teknik takiplerle ilgili bir soru üzerine de dinleme izinlerinin 3'er aylık sürelerle alındığını ve süresi geçmiş kararların ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığının yazılı emir yoluna gitmesine gerek olmadığını söyledi.
Yargıtay'ın teknik takiple ilgili kararının Adalet Bakanlığından çok kararı alan mahkemeyi ilgilendirdiğini ve hakimlerin Yargıtay'ın kararları doğrultusunda müracaatları değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Şahin, yasadan kaynaklanan temel hak ve özgürlükleri ihlal eden eksik yasal düzenlemeler olması halinde Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğünün konuyu inceleyerek ve hazırlayacağı kanun taslağını ilgili yerlere göndererek, üzerine düşeni yapacağını belirtti.
Şahin, ''telefon konuşmalarınızda rahat görüşüyor musunuz?'' sorusu üzerine de şunları kaydetti:
''Konuşuyorum, benim gizlim saklım yok. Burada ne konuşuyorsam, telefonda da onu konuşuyorum. Yalnız böyle bir duygunun oluşması iyi bir şey değil. Telefonlarımız dinlenmese bile dinleniyormuş gibi kafamızda soru işareti bulunması üzerinde durulması gereken bir konudur. Yetkililerin bu konuyu düzeltmesi için harekete geçmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Bu konuda harekete geçmesi gereken kurumlardan biri de benim kurumum.
Yargı kararı olmadan kimsenin telefonu dinlenemez, bizim bildiğimiz bu. Bunun dışında bir şey olacağını düşünmüyorum. Teknik takibi yapılması gereken kişilerle ilgili isim ve dinlenecek telefonların yargı kararına bağlanması lazım. Ankara'daki herkesin telefonunu dinleyin şeklindeki kararın da hukuka uyduğu kanaatinde değilim. Genel bir kararın hukuki bakımdan çok sorunlu bir karar olduğunu düşünüyorum. Yargı kararı olmadan kimsenin telefonları dinlenemez, takip edilemez.''
-DOĞUM GÜNÜNÜ GAZETECİLERLE KUTLADI-
16 Eylül 1950 doğumlu olan Bakan Şahin, doğum gününü de gazetecilerle kutladı.
Yemeğin ardından hazırlanan pastayı kesen ve mum üfleyen Şahin, hayatı boyunca kutladığı ikinci doğum günü olduğunu, ilk doğum günün, Başbakan Yardımcılığı döneminde Çin Halk Cumhuriyeti'ne yaptığı bir gezi sırasında Çin Halk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısının yaptığı sürprizle kutladığını anlattı.
Gazetecilerle sohbeti sırasında Bakan Şahin, Galatasaray'ın yeni teknik direktörü Michael Skibbe'yi ''pek gözünün tutmadığını'' söyledi. Şahin, ''Sivil bir Galatasaray taraftarı olarak o kulübede oturuyor, benim baktığım gibi bakıyor. Kendisine saygı duyuyorum. İnşallah başarılı olur'' dedi. Haberin kaynağı : http://www.korkmazhukuk.com KORKMAZ HUKUK | AV.MUHİTTİN KORKMAZ
|