Generaller Özal'ı alkışladı!

Generaller Özal'ı alkışladı!

'Abi bunlar darbe yaparsa ekonomiyi sana teslim ederler' dedim, bana 'Nereden geliyor bunlar aklına' dedi...

 

12 Eylül Darbesinin yıldönümünde en çarpıcı açıklamalar dönemin Başbakanlık bürokratı Hasan Celal Güzel’den geldi. Yeni Şafak’tan Mehmet Gündem’e konuşan Güzel, darbeyi nasıl öğrendiğinden, Özal’ın askerlerin gözüne nasıl girdiğine kadar bir çok konuda ilginç açıklamalar yaptı.

İşte röportajın ilgili bölümü:

Sizin 12 Eylül darbesinden bir gün önce haberiniz olmuş, kimden öğrendiniz?.

Annem kalp krizi geçirdi diye Genelkurmay karargahından bir saatliğine dışarı çıkan bir yüzbaşıdan öğrendik.

Demirel'i darbe olacağına ikna edememişsiniz öyle mi?

Öyle de denebilir. Bu bilgiyi önce Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal'a anlattım, “Derhal Başbakan'a git öğrendiklerini bizzat anlat” dedi. Başbakan Demirel'e gittim, toplantı çıkışı karşılaştık, “Önemli bir konuyu arz edecektim” dedim, müsait olmadığını söyledi, beni Ekrem Ceyhun'a gönderdi. Durumu ayrıntılarıyla Ceyhun'a anlattım.

Tepkisi ne oldu?

“Bize de bu tür duyumlar geliyor” dedi. Milli Savunma Bakanlığı'na, Genelkurmay'a sormuşlar onlarda da “Teröristleri yakalamak için bu gece Ankara'da büyük bir operasyon yapılacak. Birliklerin hareket sebebi bu” demişler. Ben de “Adamlar size, 'darbe yapacağız' derler mi, buna nasıl inanırsınız” dedim. Ceyhun, “Tamam ben şimdi Başbakan'ın evine gidip anlatırım” dedi. Sonuç ortada… Millî Savunma Bakanlığı, MİT ve Emniyet gibi kurumlar hükümeti yanıltıyor.

DARBELERDE CHP PARMAĞI VAR

Evren'in darbeyi haber verdiği ilk sivil Emin Paksüt'müş…

Emin Paksüt darbeyi ilk haber alan sivil olmakla kalmıyor, darbeyi hazırlayan ekibin içinde Turhan Feyzioğlu ile beraber. Bizde bütün darbelerin içinde CHP'nin parmağı vardır.

Darbenin olacağı bir yıl öncesinden konuşuluyordu. Başbakanlık Müsteşarı olan Turgut Özal o süreçte neler yaptı?

Turgut Bey ülkenin dibe vurmasından endişe ediyordu. “Askerler ülke yönetmesini bilmezler, ekonomiden hiç anlamazlar, darbe olursa nasıl bir bataklığın içene düşeceklerini görmeleri için gidip anlatalım” dedi. Başbakan Demirel'in izniyle, Genelkurmay'da iki kez brifing verdik. Evren, kuvvet komutanları, Genelkurmay Genel Sekreteri Haydar Saltık da dinlediler. Birincisi 2, ikincisi de 4 saat sürdü. Generaller Özal'ı alkışladılar…

Darbe sonrası ekonomiyi teslim edecek kişiyi bulduk” demişlerdir…

Evet. Karargahtan çıkınca Turgut Bey, “Abi bunlar darbe yaparlarsa sana ekonomiyi teslim ederler” dedim. 'Nereden aklına geliyor böyle şeyler' diye tepki verdi. Darbe oldu ve Genel Sekreter Haydar Saltık Paşa, Özal'ı çağırdı, ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı teklifinde bulundular. Özal işin içinde CHP'liler var bunlarla çalışılmaz diyerek kabul etmedi. Saltık Paşa, 'kimlerle çalışmak istiyorsan onları getirelim' dedi, Turhan Feyzioğlu ve ekibi tasfiye oldu. Özal bu şartlarda oturdu koltuğa.

Darbecilerin ilk icraatlarından aklınızda kalan ne var?

Bana manidar gelir, MGK Genel Sekreteri Haydar Saltık, Milli Savunma Bakanı Ahmet İhsan Birincioğlu'nun bir bankanın yönetim kurulu üyeliği için kararname hazırlamamızı istedi, biz de yaptık.

Bu durum darbecilerle işbirliği yapan siyasilere bir ödül mü…

Onun takdirini size bırakıyorum, ama böyle şeyler oluyor...

DARBELERDE ERGENEKON GİBİ ÖRGÜTLERİN İZİ VAR

Ergenekon ve benzeri yapılara 12 Eylül sürecinde de rastlanıyor mu?

Evet. Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki darbe öncesi oluşturulan kargaşanın içinde Ergenekon benzeri yapılanmaların parmağı var. Hem sağcı ve solcu gençleri kullanmışlar hem de kendileri bizzat düzenlemişler.

Meclis kayıtlarında 12 Eylül darbesi bir zorunluluk olarak değerlendiriliyor. Meclis bile böyle değerlendirirse darbeci zihniyetin önü nerede kesilir.

Sorun bu zaten. Ne halk ne de siyasiler bugüne kadar demokratik sisteme tam sahip çıkmadılar. Türkiye'de on yılda bir tekrarlanan darbeler bir 'kaht-ı rical'e (devlet adamı yokluğu) sebep olmuştur. Bugün bu durum kısmen aşılmıştır, dar-beye en fazla direnen hükümet Erdoğan hükümetidir, bakın son yıllarda kaç tane darbe girişimi oldu. 27 nisan muhtırası, Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararı, kapatma davası.... Hepsi birer darbe girişimiydi.

BAŞBUĞ GÜNEYDOĞU'DA BAŞBAKAN GİBİ DAVRandI

AK Parti kapatılmadı, Ergenekon operasyonu oldu, hâlâ darbe ihtimali sürüyor mu?

Evet bu ihtimal hâlâ var. Asker siyasi davranıyor. Sanki bu ülkede biri sivil biri asker olmak üzere iki tane başbakan var. Bakın Genelkurmay Başkanı Güneydoğu gezisi yaptı, (orada söylediklerine itirazım yok, güzel ve doğru şeylerdi), halkın içine karıştı, bir siyasi parti genel başkanı, hatta başbakan gibi konuştu, sanki bir program ilan etti. Bu senin işin değil ki. Bırak onu hükümet yapsın, neden kendini onların yerine koyuyorsun. Memleketin sizden başka sahipleri de var.

Darbe kültürü işliyor…

Eskiden askeriyede herkesin ulaşmak istediği en üst makam Genelkurmay Başkanlığı'ydı, sonra bu değişti ve Cumhurbaşkanlığı makamı oldu. Bu tabiî ki askerin bakışını, siyasete meylini, ülkeyi yönetme hırsını gösteriyor. Bakın Ergenekon sanığı tutuklu Tolon ve Eruygur Paşalara yapılan ziyareti Genelkurmay'ın sahiplenmesi sıradan bir olay değildir. Genelkurmay'ın bu işi sahiplenmesi çok manidardır. Olayın kesinlikle insanî ve vefa boyutu yok…

Neden biz darbe kültürüyle yaşamak zorundayız, neden darbecilerden 12 Eylül'den, 28 Şubat'tan, 27 Nisan'dan… tüm antidemokratik yapılardan hesap soramıyoruz…

Darbe toplantısı yapmak hem suça teşebbüstür hem de suçtur. İdam cezası kalkmadan önce, idamı icap ettiren bir suçtu darbe yapmak. Bugün cezası müebbet hapistir. Menderes bundan yargılandı. Halbuki darbeciler hep bu suçu işledi. Türkiye'de darbelerin sürmesinin sebeplerinden biri de şimdiye kadar darbecilerin hiç yargılanmamış olmasıdır. Nerede o hukuk, nerede o hâkimler, nerede o savcılar?

DARBE VAR DİYENLERE İTİBAR EDİLMİYOR

Neredeler?

Bilmiyorum… Savcılar ancak Genelkurmay İkinci Başkanı'nın ihbarıyla harekete geçiyor. 28 Şubat'ta ortaya çıktı ki, bizde yargı sistemi askerden etkileniyor, Anayasa'ya ve yasalara aykırı muamelelere karşı koyamıyor. Aksine onlara alet oluyor. Çevik Bir'in benim hakkımda yüzden fazla şikâyeti oldu ve çok acıdır savcıların hepsi koşturdu. 28 Şubat sırasında ben darbeyi tespit edecek bütün evraka sahip oldum ve açıkladım. Açıklamadan önce de DGM, Yargıtay, cumhuriyet başsavcılarına, Cumhurbaşkanlığı'na, Genelkurmay'a “TSK içinde darbe yapmak isteyen bir grup var. Ceza Kanunu'na göre yargılanmaları gerekir. Bunları ihbar ediyorum” diye tek tek dosya gönderdim ama savcılar takipsizlik kararı verdi.

Evren yargılanabilir mi?

Kesinlikle yargılanmalı. AK Parti hükümetinden beklentim; yaşı 90'a geldiği halde Kenan Paşa Marmaris'ten alınsın, mahkemeye çıksın, hakim karşısında oturup darbecilikten yargılansın ve mahkum olsun. Ardından da cumhurbaşkanı yaşını gerekçe göstererek af yetkisini kullansın. Evren Paşa sıkıntı çeksin demiyorum, ama bizim darbecileri yargılayabildiğimizi, herkese, kendimize, darbecilere, topluma göstermemiz lazım.

HÜKÜMET MUKTEDİR OLMA YOLUNDA

AKP iktidar olabildi mi?

Sayın Başbakan “2004'te muktedir olamadık” demişti. Türkiye'de muktedir olmak çok zordur. Bilirsiniz 'Kırmızı Kitap' bakanlara verilmez, müsteşarlara verilir. Devletin asıl sahibi bürokrattır. Bakanlar, idare edilmesi gereken çocuklardır. Bakan olup da 'Kırmızı Kitap'tan haberdar olana pek rastlamadım. Bizde Menderes ve Özal dönemleri gibi karma yönetimler dışındaki dönemlerde devleti hep asker yönetti.

Otomatik pilota bağlanma durumu bugün de geçerli mi?

Otomatik pilot meselesini bir kere daha anlatayım, Bizim Ekrem Pakdemirli Suudi Arabistan'dan geliyormuş, uçağı ben kullanacağım diye tutturmuş. Kaptan peki demiş. Birkaç dakika sonra hostes kaptanın kulağına fısıldamış; “Efendim yolcular perişan.” Kaptan çaktırmadan uçağı otomatik pilota almış. Pakdemirli iki saat boyunca pilot koltuğunda uçak kullandığını zannederek oturmuş. Uçak inerken olayı farkeden Pakdemirli “Yaktın beni Necdet, sakın kimseye söyleme!” demiş. Türkiye'nin yönetimi de genelde böyledir…

Bugün manüel bir durum yok mu?

Sayın Erdoğan hükümeti pek çok alanda iktidar olmayı başarabildi. Baykal'ın “son kale” dediği, bürokrasinin ve totaliter zihniyetin kalesi Çankaya'ya kendi içlerinden birisini çıkarabildiler. Bu çok önemlidir. YÖK başkanını atadılar, rektör atayabiliyorlar. Sistem eskisi gibi değil, demokratikleşiyor. Askerin içinde darbe heveslileri olduğu halde darbe olmuyor. Ergenekon konusu çok önemlidir, fakat Ergenekon'un bir ucu askerin içine kadar gidiyor. Orada da gerekli temizliği yapmazsanız bu işi çözemezsiniz. Bu konuda Genelkurmay da titiz davranmalı, bu tür yapılara izin vermemeli, askerle normalleşmeli.

Asker yasal Ergenekon gibi davranabilir

Askerin normalleşmesinden bahsettiniz. Nedir normalleşme durumu?

Askerler, 'kurtarıcı subayları' oynuyor. Bunların tamamına yakını çok vatanseverdir. Niyetleri ille darbe yapmak, ülke yönetmek değildir. Ama sivil yönetime ve halka güvenmiyorlar. Kendilerini daha vatansever, Atatürkçü, laik, Cumhuriyet'e tam sahip olarak görüyorlar.

Önümüzdeki dönemde TSK'nın yasal bir Ergenekon gibi davranması kimseyi şaşırtmamalı yorumları giderek yükseliyor…

Ben de aynı endişeyi taşıyorum. Onun için yargı bu işin üzerine gitmeli, asker de içine sızmalardan korumalı kendini.


Haberin kaynağı : http://www.korkmazhukuk.com
KORKMAZ HUKUK | AV.MUHİTTİN KORKMAZ